7 Şubat 2017 Salı

Elif Aydoğdu Ağatekin/Elif Aydogdu Agatekin "Göç-1950"

"Göç-1950"

Sanatçının Göç-1950 çalışması Nurol Sanat Galerisi’nde ‘Boşu Boşuna’ isimli kişisel sergisinde Ankara ve Bodrum’da yer almıştır.
Sanatçı ile yapılan röportajda ‘Göç 1950’ çalışmasını şöyle anlatmıştır:
“Her şeyini Bulgaristan’da bırakarak Türkiye’ye göçmek zorunda kalanların hikâyesini anlatır. 1950 yılında Bulgaristan’dan göçenlere Bulgar devleti tarafından imzalatılan belgeler, Bulgaristan topraklarındaki tüm mal varlıklarının hakkından vazgeçmelerini zorunlu tutuyordu. O dönem Türkiye’ye göçen insanlar kocaman geçmişlerini, sahip oldukları her şeyi, evlerini ve mezarlarını bırakıp geldiler Türkiye’ye bir daha arkalarına bakamayacaklarını bilerek.
Göç 1950, büyük bir ev düzeni içerisinde yığma detaylardan oluşmaktadır. Bu detayların içindeki pek çok simge dönemin gerçeklerini gizemli bir şekilde ifade etmeye çalışır. Bu simgelerden ilki evin duvarlarının yüzeyinde başta net olarak algılanamayan, o dönemin ruh durumunu özetleyen yazıları içermektedir. Bu yazılara dikkatle bakan bir izleyici, isyan eden bir cümle veya sorgulayan bir iç sesin metnini yakalanabilir. Terk etmek zorunda kalmanın isyanı, eserin içinde gizli kalan detaylarda daha da çoğalır. Babaya atfen yapılmış mezar, tüm geçmişini bırakmak zorunda kalmanın ve vedanın simgesel bir ifadesidir. Mezarın ve evin belli noktalarında bulunan kuş, doğanın tüm bu insansal yaşantıların dışında kendi özgür yaşamını bir şekilde devam ettirebilmesini ifade etmektedir.

Resim 1. Elif Aydoğdu Ağatekin, 2014, “Göç-1950”, Detay.

Eserin pencerelerinde küçük sandalyeler masalar bulunmakta. Sandalyelerin yalnızlığı terk etmeyi, yerde yatar biçimde duruşu ise, gitme telaşını, tüm o geçmişten ayrılmak zorunda kaldığınızda büründükleri önemsizliği anlatmaktadır. Evin duvarlarındaki yoğun atık kırmızı çamur parçalarından oluşan örgü, gizlenen umutların simgesi, bırakılan tüm bu geçmişin içine saklanan kıymetli bir eşya gibi duran geçmişin anılarını simgelemektedir. Atıl evlerin tahta parçalarıyla kapatılan pencereleri gibi eserdeki bazı pencereler, içleri görülmeyecek biçimde kapatılmıştır. Bu pencereler ömürleri boyunca çektikleri tüm bu sıkıntıların üstünü örterek sıfırdan başlayan büyüklerin suskunluğunu simgeler. O büyükler ki ömürleri boyunca unutmak zorunda kalmakla başa çıkmaya çalışmış, tüm geçmişlerine, umutlarına, hayallerine ket vurmak zorunda kalanlardır.Kapalı pencerelere yuva yapan kuşlar diğer çalışmalarda da olduğu gibi doğanın kendi özgür yaşam döngüsünü vurgular. Son olarak eserin merkezinde yer alan kapalı kapı. Bir daha altından geçemeyeceğiniz evinize vurduğunuz kilitti simgeler. Dönemeyeceğiz, çocuklarınıza bırakamayacağınız evinizin son halini temsil eder. Bu eser benim göçmek, terk etmek, vaz geçmek, bırakmak zorunda kalan ailemin yıllarca süren suskunluğunun sessiz bir ifadesi olarak kabul edilebilir.”1

Resim 2. Elif Aydoğdu Ağatekin, 2014, “Göç-1950”, Detay.

Resim 3. Elif Aydoğdu Ağatekin, 2014, “Göç-1950”, Atık Refrakter, Pişmiş Çamur Atıkları, Raku, 36x80x28 cm.

Resim 13. Elif Aydoğdu Ağatekin, 2014, “Göç-1950”, Detay.


1Seha Nur Karataş, Elif Aydoğdu Ağatekin, Röportaj, 09.12.2016.


"Goc-1950"/"Migration-1950"

The artist's Migration-1950 work took place in Ankara and Bodrum in her private exhibition entitled 'All for Nothing’ at Nurol Art Gallery.
In interview with the artist, she described 'Migration 1950' as follows:
“It describes the story of those who had to leave everything in Bulgaria and immigrate to Turkey. The documents signed by the Bulgarian state for those who emigrated from Bulgaria in 1950 obliged them to give up all property in the Bulgarian territory. People who migrated to Turkey at that time left their huge pasts, everything they had, their houses and their graves, knowing that they could not look back.
Migration 1950 consists of stacking details in a large house layout. Many symbols within these details try to express the facts of the period in a mysterious way. First of the symbols contains letters which is on the surface of the walls and cannot be perceived clearly at first, summarizing the mood of that period. A careful viewer may catch the text of a revolting sentence or a questioning inner voice. The rebellion of being forced to abandon becomes even more prominent in the details hidden in the work. The tomb dedicated to father is a symbolic expression of farewell and having to forsake the entire past. The bird, found at certain points of the grave and the house, expresses that nature can continue its free life in a way other than all these human experiences.

Picture 1. Elif Aydogdu Agatekin, 2014, “Göç-1950”, Detail.

There are small chairs in the windows of the work.
The loneliness of the chairs explains the desertion, chairs’ lying down stance explains fuss of going, what they wrapped when they had to leave all that past explains insignificance. The dense waste red mud pieces on the walls of the house symbolizes hidden hopes and the memories of the past as a precious thing hiding in all this past. Some of the windows in the building, like the windows that were covered with wooden pieces of idle houses, were closed so that they could not be seen. These windows are symbolic of the silence of the elders who started from scratch by covering all the troubles they had taken throughout their lives. Those great people had tried to cope with the fact that they had to forget for the rest of their lives, they had to keep their past, their hopes, their dreams. The birds nesting in closed windows emphasize nature's own free life cycle as it is in other studies. Finally, the closed door located in the center of the work is a symbol of the pound you have hit into your house that you cannot pass under. It’s the symbol of the house’s final state which you cannot come back and leave to your children. This work can be regarded as a silent expression of the taciturnity of my family that had been forced to leave, to abandon, to give up, to quit.1

Picture 2. Elif Aydogdu Agatekin, 2014, “Goc-1950”, Detail.
Picture 3. Elif Aydogdu Agatekin, 2014, “Goc-1950”, Waste Refractor, Baked Sludge Waste, Raku, 36x80x28 cm.
Picture 4. Elif Aydogdu Agatekin, 2014, “Goc-1950”, Detail.


1Seha Nur Karatas, Elif Aydogdu Agatekin, Interview, 09.12.2016.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder