5 Şubat 2017 Pazar

Neoliberalizm/Neoliberalism

Neoliberalizm

“Ekonomik küreselleşmenin neo-liberal ideolojisi bağlamında, çok uluslu şirket liderleri ve yöneticileri, 1990’ların ortasında ortaya çıkan Dünya Ticaret Örgütü, G–7 olarak bilinen önde gelen kapitalist ülkeler, IMF ve Dünya Bankası gibi küresel finans kurumları tarafından belirlenmiştir. Böylece, yeni ekonominin kuralları doğrultusunda yürütülen serbest ticaretin sağlayacağı ekonomik gelişmenin yukarıdan aşağıya tüm ülkeleri etkileyeceği ve yoksulluğu geniş ölçüde ortadan kaldıracağı konusunda yaygın bir inanç ortaya çıkmıştır. Ancak küresel ticaretin yoksulluğu ve sosyal dışlanmayı azaltacağı yönündeki neo-liberal doktrinin pek de geçerli olmadığı kısa zamanda görülmüş, hatta bunun yoksulluğu, adaletsizliği ve dışlanmışlığı daha da arttırdığı gözlenmiştir. Böylece küreselleşmenin ekonomik etkilerinin yanı sıra sosyal, siyasal ve kültürel etkilerini de dikkate alan siyasetçiler, bilim adamları hatta bizzat küresel aktörler bu yönüyle küreselleşmenin ne kadar sürdürülebilir olduğunu tartışmaya başlamışlardır. Memnuniyetsizlik gibi birbiriyle ilişkili çok ciddi ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasal tehlikeler ekonomik aktörler arasında da önemli endişelere yol açmıştır.”1
Ali Artun, neoliberalizmin; “1930’lar sonrası, liberalizmin dizginlenerek, emek, sermaye ve iktidar arasındaki ilişkilere devletin müdahale ettiği, korumacı, düzenleyici, sınırlandırılmış bir dönem” olduğunu ifade etmektedir. “Oysa, 1970’lerle başlayan küresel, neoliberal dönem, tam aksine, sermayenin yeryüzü üzerinde sınırsızca hareket etmesine direnen bütün zaman ve mekân kısıtlatının parçalandığı bir dönemdir. Bu nedenle David Harvey, neoliberalizmi, dinle birlikte sermayenin restorasyon süreci olarak görüğünü” ifade etmektedir.2
Ali Artun, Marx’ın yazmış olduğu Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı eserine göndererek yazdığı Gösterge Ekonomi Politiğin Üzerine Bir Eleştiri kitabında Baudrillard’ın günümüzde üretim ve tüketimin iç içe geçiştiğine değinmiştir. Bu geçişmenin kültürelleşmesi ile geçmişte ‘ihtiyacı’ gören ‘ekonomik tüketim’, yerini ‘gösterge üretitimi’ni ifade eden kültürel tüketime işaret etmektedir. Ali Artun, “Birtakım sembollerin iletişime girdiği tüketim”in, “artık farklılık ve kimlik ürettiğine” dikkat çeker.
“Kitlesel üretimin terk edilerek ürünlerin kimlik göstergelerine dönüşmesiyle birlikte, üretim sanata öykünmeye başlar. Dolayısıyla, ideal olarak her ürünün sanatın ilkeleri gereğince özgün, biricik ve sahih olması hedeflenir. Öyle ki sonunda Virilio’nun deyişiyle ‘tüketim ve sanat birbirine geçer’. Hayat estetikleşir ve ‘sanat tamamıyla tasarıma, bir metadesign’a dönüşür’ (Baudrillard). Sonuça tasarım ve sanatsal yaratıcılık ile üretim süreçleri birbirleriyle eklemlenir. Başka deyişle, tarih boyunca aralarında sürüp giden rekabeti bir kenara koyarak, sanayi sanatsallaşır.”3 “Neoliberalizmin sanatla ilişkisinde sanat, maddi gücünü kapitalizmden almaktadır. Günümüzde çağdaş sanata en büyük değeri sağlayanlar Christie’s ve Sotheby’s gibi müzayede evleri olurken; Saatchi, Gagosian ve Jopling (White Cube), David Geffen, Steve Cohen, Adam Sender gibi dev yatırımcılar da sanat piyasasının ekonomik durumunu belirlemektedirler. Leo Castelli ve Duveen gibi 20.Yüzyıl’ın büyük tacirlerinin yerini günümüzde kurumlar ve galeriler almıştır. Sanat yatırımcılığının ve pazarlamacılığının geçtiğimiz yüzyıla oranla en büyük değişikliği, akımlar ‘izm’ler döneminin eser alımı ve satımında artık baz alınmamasıdır. Eskiden sanat dünyasında bir eserin ne ölçüde onaylanacağına çoğunlukla sosyal dürtüler ve evrensel değerler-içerik öncelik alınarak karar verilirken, -bir sanat eserinin değeri doğal akışı içinde siyasi yada toplumsal konjonktür içinde kendiliğinden oluşabilirdibugün bir eserin çağdaş sanat tarihindeki yerinin onaylanması ve değerini bulması yalnızca nihai satış başarısına indirgenmiştir.”4

1İbrahim Sezgül, “Küreselleşme, Neoliberalizm ve Etik”, TUBAV Bilim Dergisi, Cilt:2, Sayı:4, 2009, ss. 504-509.
2Ali Artun, Sanat Emeği, Kültür İşçileri ve Prekarite, 1.baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2014, s.14.
3Ali Artun, Sanat Emeği, Kültür İşçileri ve Prekarite, 1.baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2014, ss.18-19.
4Ali Alışır, “Neoliberal Sanat”, http://www.artfulliving.com.tr/sanat/neoliberal-sanat-i-516 (28.10.2016).

Neoliberalism

“In the context of neo-liberal ideology of economic globalization, multinational company leaders and managers, World Trade Organization emerged in the mid-1990s, leading capitalist countries known as the G-7 have been determined by global financial institutions such as the IMF and World Bank. Thus, a widespread belief has emerged that the economic development of free trade, which is carried out in line with the rules of the new economy, will affect all countries from above and below, and will abolish poverty in large quantities. However, the neo-liberal doctrine of global trade to alleviate poverty and social exclusion had been seen as invalid immediately, and it was observed that it also increased poverty, injustice and exclusion.
Thus, politicians who take into account social, political and cultural influences as well as economic effects of globalization, scientists and even global actors themselves have begun to debate how sustainable globalization is. Just like dissatisfaction, very serious economic, socio-cultural and political hazards associated with each other have also caused considerable concern among economic actors.”1
Ali Artun describes neoliberalism as; “ After the 1930s, it was a limited period in which liberalism was restrained and the state intervened in the link between labor, capital and power, a protective, regulatory.” However, the global, neoliberal period that began with the 1970s is, on the contrary, a period in which all time and space constraints are broken up and resisting the capital's unlimited movement on the earth. For this reason, David Harvey expresses neoliberalism as the restoration process of the capital with religion.2
In Ali Artun’s book A Critique of the Indicative Politics of Economy which is a critique of Marx’s book Contribution to the Critique of Economic Policy, nowadays Baudrillard's production and consumption have moved inwardly. With the culturalization of this intertwining, the economic consumption point which is needed in the past is pointing to the cultural consumption which expresses the indication production. Ali Artun draws attention to the fact that "the consumption of the symbols by which they communicate has produced difference and identity".
“As mass production is abandoned and products turn into identity signs, production begins to emulate art. Therefore, it is aimed that, ideally, the product is authentic, unique and authentic in accordance with the principles of art. So in the end Virilio's saying 'consumption and art are intertwined'. Life becomes aesthetic and 'art completely transforms into a metadesign’ (Baudrillard). In the end, design and artistic creativity and production processes are intertwined. In other words, the industry becomes artistic by putting an edge on the competition that has been going on throughout history.”3
“In relation between neoliberalism and art, art takes its financial strength from capitalism. Today, while auction houses such as Christie's and Sotheby's provide the greatest value of contemporary art, giant investors such as Saatchi, Gagosian and Jopling (White Cube), David Geffen, Steve Cohen, and Adam Sender determine the economic situation of the art market. Great traders of the 20th century such as Leo Castelli and Duveen have been replaced by institutions and galleries nowadays. The greatest change in the investment of art and marketing compared to the century is that the currents are no longer taken as basis for the purchase and sale of works of the ‘ism’ period. In the past, in the world of art, while the extent to which a piece of work would be approved was mostly being decided by social pundits and universal values-content priorities, - a work of art could spontaneously form within the political or social conjuncture in its natural course - The recognition and value of the place of a work in contemporary art history today is only reduced to the ultimate sales success.”4

1Ibrahim Sezgul, “Küreselleşme, Neoliberalizm ve Etik”, TUBAV Science Review, 2(4), 2009, pp. 504-509.
2 Ali Artun, Sanat Emegi, Kultur İscileri ve Prekarite, 1st press, Iletisim Publishing, Istanbul, 2014, p.14.
3Ali Artun, Sanat Emegi, Kultur İscileri ve Prekarite, 1st press, Iletisim Publishing, Istanbul, 2014, pp.18-19.
4Ali Alısır, “Neoliberal Sanat”, http://www.artfulliving.com.tr/sanat/neoliberal-sanat-i-516 (28.10.2016).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder