Neoliberalizm
“Ekonomik
küreselleşmenin neo-liberal ideolojisi bağlamında, çok uluslu
şirket liderleri ve yöneticileri, 1990’ların ortasında ortaya
çıkan Dünya Ticaret Örgütü, G–7 olarak bilinen önde gelen
kapitalist ülkeler, IMF ve Dünya Bankası gibi küresel finans
kurumları tarafından belirlenmiştir. Böylece, yeni ekonominin
kuralları doğrultusunda yürütülen serbest ticaretin sağlayacağı
ekonomik gelişmenin yukarıdan aşağıya tüm ülkeleri
etkileyeceği ve yoksulluğu geniş ölçüde ortadan kaldıracağı
konusunda yaygın bir inanç ortaya çıkmıştır. Ancak küresel
ticaretin yoksulluğu ve sosyal dışlanmayı azaltacağı yönündeki
neo-liberal doktrinin pek de geçerli olmadığı kısa zamanda
görülmüş, hatta bunun yoksulluğu, adaletsizliği ve
dışlanmışlığı daha da arttırdığı gözlenmiştir. Böylece
küreselleşmenin ekonomik etkilerinin yanı sıra sosyal, siyasal ve
kültürel etkilerini de dikkate alan siyasetçiler, bilim adamları
hatta bizzat küresel aktörler bu yönüyle küreselleşmenin ne
kadar sürdürülebilir olduğunu tartışmaya başlamışlardır.
Memnuniyetsizlik gibi birbiriyle ilişkili çok ciddi ekonomik,
sosyo-kültürel ve siyasal tehlikeler ekonomik aktörler arasında
da önemli endişelere yol açmıştır.”1
Ali
Artun, neoliberalizmin; “1930’lar sonrası, liberalizmin
dizginlenerek, emek, sermaye ve iktidar arasındaki ilişkilere
devletin müdahale ettiği, korumacı, düzenleyici, sınırlandırılmış
bir dönem” olduğunu ifade etmektedir. “Oysa, 1970’lerle
başlayan küresel, neoliberal dönem, tam aksine, sermayenin yeryüzü
üzerinde sınırsızca hareket etmesine direnen bütün zaman ve
mekân kısıtlatının parçalandığı bir dönemdir. Bu nedenle
David Harvey, neoliberalizmi, dinle birlikte sermayenin restorasyon
süreci olarak görüğünü” ifade etmektedir.2
Ali
Artun, Marx’ın yazmış olduğu Ekonomi Politiğin Eleştirisine
Katkı eserine göndererek yazdığı Gösterge Ekonomi Politiğin
Üzerine Bir Eleştiri kitabında Baudrillard’ın günümüzde
üretim ve tüketimin iç içe geçiştiğine değinmiştir. Bu
geçişmenin kültürelleşmesi ile geçmişte ‘ihtiyacı’ gören
‘ekonomik tüketim’, yerini ‘gösterge üretitimi’ni ifade
eden kültürel tüketime işaret etmektedir. Ali Artun, “Birtakım
sembollerin iletişime girdiği tüketim”in, “artık farklılık
ve kimlik ürettiğine” dikkat çeker.
“Kitlesel
üretimin terk edilerek ürünlerin kimlik göstergelerine
dönüşmesiyle birlikte, üretim sanata öykünmeye başlar.
Dolayısıyla, ideal olarak her ürünün sanatın ilkeleri gereğince
özgün, biricik ve sahih olması hedeflenir. Öyle ki sonunda
Virilio’nun deyişiyle ‘tüketim ve sanat birbirine geçer’.
Hayat estetikleşir ve ‘sanat tamamıyla tasarıma, bir
metadesign’a dönüşür’ (Baudrillard). Sonuça tasarım ve
sanatsal yaratıcılık ile üretim süreçleri birbirleriyle
eklemlenir. Başka deyişle, tarih boyunca aralarında sürüp giden
rekabeti bir kenara koyarak, sanayi sanatsallaşır.”3
“Neoliberalizmin sanatla ilişkisinde sanat, maddi gücünü
kapitalizmden almaktadır. Günümüzde çağdaş sanata en büyük
değeri sağlayanlar Christie’s ve Sotheby’s gibi müzayede
evleri olurken; Saatchi, Gagosian ve Jopling (White Cube), David
Geffen, Steve Cohen, Adam Sender gibi dev yatırımcılar da sanat
piyasasının ekonomik durumunu belirlemektedirler. Leo Castelli ve
Duveen gibi 20.Yüzyıl’ın büyük tacirlerinin yerini günümüzde
kurumlar ve galeriler almıştır. Sanat yatırımcılığının ve
pazarlamacılığının geçtiğimiz yüzyıla oranla en büyük
değişikliği, akımlar ‘izm’ler döneminin eser alımı ve
satımında artık baz alınmamasıdır. Eskiden sanat dünyasında
bir eserin ne ölçüde onaylanacağına çoğunlukla sosyal dürtüler
ve evrensel değerler-içerik öncelik alınarak karar verilirken,
-bir sanat eserinin değeri doğal akışı içinde siyasi yada
toplumsal konjonktür içinde kendiliğinden oluşabilirdibugün bir
eserin çağdaş sanat tarihindeki yerinin onaylanması ve değerini
bulması yalnızca nihai satış başarısına indirgenmiştir.”4
1İbrahim
Sezgül, “Küreselleşme, Neoliberalizm ve Etik”, TUBAV Bilim
Dergisi, Cilt:2, Sayı:4, 2009, ss. 504-509.
2Ali
Artun, Sanat Emeği, Kültür İşçileri ve Prekarite, 1.baskı,
İletişim Yayınları, İstanbul, 2014, s.14.
3Ali
Artun, Sanat Emeği, Kültür İşçileri ve Prekarite, 1.baskı,
İletişim Yayınları, İstanbul, 2014, ss.18-19.
4Ali
Alışır, “Neoliberal Sanat”,
http://www.artfulliving.com.tr/sanat/neoliberal-sanat-i-516
(28.10.2016).
Neoliberalism
“In
the context of neo-liberal ideology of economic globalization,
multinational
company leaders and managers, World Trade Organization emerged in the
mid-1990s, leading capitalist countries known as the G-7 have been
determined by global financial institutions such as the IMF and World
Bank. Thus, a widespread belief has emerged that the economic
development of free trade, which is carried out in line with the
rules of the new economy, will affect all countries from above and
below, and will abolish poverty in large quantities. However, the
neo-liberal doctrine of global trade to alleviate poverty and social
exclusion had been seen as invalid immediately, and it was observed
that it also increased poverty, injustice and exclusion.
Thus,
politicians who take into account social, political and cultural
influences as well as economic effects of globalization, scientists
and even global actors themselves have begun to debate how
sustainable globalization is. Just like dissatisfaction, very serious
economic, socio-cultural and political hazards associated with each
other have also caused considerable concern among economic actors.”1
Ali
Artun describes neoliberalism as; “ After the 1930s, it was a
limited period in which liberalism was restrained and the state
intervened in the link between labor, capital and power, a
protective, regulatory.” However, the global, neoliberal period
that began with the 1970s is, on the contrary, a period in which all
time and space constraints are broken up and resisting the capital's
unlimited movement on the earth. For this reason, David Harvey
expresses neoliberalism as the restoration process of the capital
with religion.2
In
Ali Artun’s book A Critique of the Indicative Politics of Economy
which is a critique of Marx’s book Contribution to the Critique of
Economic Policy, nowadays Baudrillard's production and consumption
have moved inwardly. With the culturalization of this intertwining,
the economic consumption point which is needed in the past is
pointing to the cultural consumption which expresses the indication
production. Ali Artun draws attention to the fact that "the
consumption of the symbols by which they communicate has produced
difference and identity".
“As
mass production is abandoned and products turn into identity signs,
production begins to emulate art. Therefore,
it is aimed that, ideally, the product is authentic, unique and
authentic in accordance with the principles of art. So in the end
Virilio's saying 'consumption and art are intertwined'. Life becomes
aesthetic and 'art completely transforms into a metadesign’
(Baudrillard). In the end, design and artistic creativity and
production processes are intertwined. In other words, the industry
becomes artistic by putting an edge on the competition that has been
going on throughout history.”3
“In
relation between neoliberalism and art, art takes its financial
strength from capitalism. Today, while auction houses such as
Christie's and Sotheby's provide the greatest value of contemporary
art,
giant investors such as Saatchi, Gagosian and Jopling (White Cube),
David Geffen, Steve Cohen, and Adam Sender determine the economic
situation of the art market. Great traders of the 20th century such
as Leo Castelli and Duveen have been replaced by institutions and
galleries nowadays. The greatest change in the investment of art and
marketing compared to the century is that the currents are no longer
taken as basis for the purchase and sale of works of the ‘ism’
period.
In
the past,
in
the world of art, while the extent to which a piece of work would be
approved was mostly being decided by social pundits and universal
values-content priorities, - a work of art could spontaneously form
within the political or social conjuncture in its natural course -
The recognition and value of the place of a work in contemporary art
history today is only reduced to the ultimate sales success.”4
1Ibrahim
Sezgul, “Küreselleşme, Neoliberalizm ve Etik”, TUBAV Science
Review, 2(4), 2009, pp. 504-509.
2
Ali Artun, Sanat Emegi, Kultur
İscileri ve Prekarite, 1st press, Iletisim Publishing, Istanbul,
2014, p.14.
3Ali
Artun, Sanat Emegi, Kultur İscileri ve Prekarite, 1st press, Iletisim Publishing, Istanbul, 2014, pp.18-19.
4Ali
Alısır, “Neoliberal Sanat”,
http://www.artfulliving.com.tr/sanat/neoliberal-sanat-i-516
(28.10.2016).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder